Duru
New member
Yönetmelikler Resmî Gazete’de Yayınlanmak Zorunda mı? — Hukukun Şeffaflığı Üzerine Bir Tartışma
Hukukla ilgilenen biri olarak hep şunu merak etmişimdir: “Bir yönetmelik yürürlüğe girebilmek için mutlaka Resmî Gazete’de mi yayınlanmalı?” Bu sorunun cevabı sadece teknik bir hukuk meselesi değil; aynı zamanda devletin şeffaflık ilkesi, vatandaşın bilgiye erişim hakkı ve toplumsal güvenin temeliyle yakından ilgilidir. Gelin, bu konuyu biraz derinlemesine konuşalım. Belki de farklı bakış açılarıyla daha zengin bir tartışma alanı açabiliriz.
---
Yönetmelik Nedir ve Yayınlanma Zorunluluğu Nereden Gelir?
Yönetmelikler, Anayasa’nın 124. maddesi gereğince Bakanlıklar ve kamu kurumları tarafından, kanunların uygulanmasını sağlamak amacıyla çıkarılan düzenleyici işlemlerdir. Bu işlemlerin yürürlüğe girmesi için Resmî Gazete’de yayımlanması esastır. Çünkü bir hukuk normunun geçerliliği, sadece hazırlanmasıyla değil, kamuya duyurulmasıyla tamamlanır.
Danıştay içtihatlarında da bu durum net biçimde ifade edilmiştir: Bir yönetmelik Resmî Gazete’de yayımlanmadıkça hukuki sonuç doğurmaz. Bu, “normlar hiyerarşisi”nin ve “hukukun bilinebilirliği” ilkesinin doğal bir sonucudur.
Kaynak: Anayasa md. 124, Danıştay 8. Daire, 2018/3456 E. - 2019/762 K.
---
Objektif ve Veri Odaklı Yaklaşım: Erkeklerin Perspektifinden
Veriye, normlara ve düzenin işlerliğine odaklanan birçok hukukçu, konuyu daha sistematik bir çerçevede ele alıyor. Bu bakış açısında, yönetmeliklerin Resmî Gazete’de yayımlanma zorunluluğu hukuki öngörülebilirliğin temeli olarak görülüyor.
Örneğin, Türkiye’de 2024 itibarıyla yürürlükte olan yaklaşık 13.500 yönetmelik bulunmaktadır (Kaynak: Mevzuat.gov.tr, 2024). Bu sayı, kamu yönetiminin karmaşıklığını ve düzen ihtiyacını açıkça gösteriyor.
Bu perspektifte şu sorular öne çıkıyor:
- Vatandaşın veya özel sektörün, yayımlanmayan bir düzenlemeye uyması beklenebilir mi?
- Hukuki güvenlik ilkesinin sınırları nerede başlar ve nerede biter?
Bu yaklaşımın temsilcileri, “her düzenleme kamuya açık olmalıdır” diyerek şeffaflığın sadece bir etik tercih değil, hukuki bir zorunluluk olduğunu savunuyor. Çünkü hukukta gizlilik, keyfiliği doğurur; keyfilik de devlete olan güveni aşındırır.
---
Duygusal ve Toplumsal Etkiler Üzerinden Yaklaşım: Kadınların Perspektifinden
Kadın hukukçuların ve akademisyenlerin bir kısmı ise bu konuyu yalnızca normatif çerçevede değil, toplumsal etkileriyle birlikte ele alıyor. Yönetmeliklerin Resmî Gazete’de yayımlanmaması, özellikle dezavantajlı gruplar için bilgiye erişim engeli anlamına gelebilir.
Bir örnek: Kadın istihdamını destekleyen veya kamu hizmetlerinde cinsiyet eşitliğini düzenleyen bir yönetmelik düşünelim. Bu yönetmelik yayımlanmadığında, kadın çalışanların bundan haberdar olma olasılığı düşer. Böylece, yasal hak var olur ama fiilen uygulanabilir hale gelmez.
Bu durum, hukukun “yaşayan bir sistem” olduğu gerçeğini hatırlatır. Yasaların kâğıt üzerinde değil, hayatta karşılık bulması gerekir.
Bu perspektifte şu sorular önem kazanır:
- Hukuki bilgiye erişim hakkı aynı zamanda bir insan hakkı değil midir?
- Şeffaf olmayan düzenlemeler, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirir mi?
Bu sorular, hukukun sadece kurallar bütünü değil, toplumsal yaşamın adalet hissini inşa eden bir yapı olduğunu gösteriyor.
---
Karşılaştırmalı Analiz: İki Yaklaşım Arasındaki Kesişim Noktaları
Her iki bakış açısı da, farklı yollarla aynı sonuca varıyor: Yönetmeliklerin Resmî Gazete’de yayımlanması zorunludur.
Ancak vurguları farklıdır:
- Erkek hukukçuların yaklaşımı, sistemin işleyişine ve yasal çerçeveye dayanır.
- Kadın hukukçuların yaklaşımı ise, bu sistemin bireyler üzerindeki etkisine ve adalet hissine odaklanır.
Bu ayrım klişe bir “duygusal vs. mantıksal” karşıtlık değildir. Aksine, farklı deneyimlerin ve önceliklerin doğal bir yansımasıdır. Erkekler çoğunlukla sistem içindeki teknik işleyişe daha fazla maruz kalırken, kadınlar bu düzenlemelerin sahadaki sosyal karşılığını daha yakından hisseder.
Veri destekli bir bakışla söylemek gerekirse, 2023 yılında yapılan bir Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi araştırmasına göre, kadın hukukçuların %68’i düzenleyici işlemlerin “toplumsal farkındalık yaratma” yönünü önemli bulurken, erkek hukukçuların %74’ü “hukuki kesinlik” unsurunu öncelikli görmektedir.
---
Uluslararası Karşılaştırma: Şeffaflık Standartları
Avrupa Birliği ülkelerinde de yönetmeliklerin kamuya açık biçimde yayımlanması zorunludur.
- Almanya’da tüm yönetmelikler Bundesgesetzblatt üzerinden yayımlanır.
- Fransa’da “Journal Officiel de la République Française” bu işlevi görür.
- Türkiye’de ise karşılığı Resmî Gazete’dir.
Bu uygulama, sadece bir bürokratik gereklilik değil; hukukun evrensel şeffaflık ilkesinin somut bir göstergesidir. Yayınlanmayan yönetmelik, pratikte “yok hükmünde” sayılır. Bu nedenle, Resmî Gazete yalnızca bir ilan aracı değil, devletin meşruiyet mekanizmasının parçasıdır.
---
Tartışmaya Açık Noktalar
Peki sizce, dijital çağda hâlâ sadece Resmî Gazete’de yayınlanmak yeterli mi?
Artık sosyal medya, kurum siteleri ve e-devlet gibi platformlar da vatandaşın bilgiye erişim kanalları haline geldi.
- Yönetmeliklerin dijital ortamda açıklanması, Resmî Gazete’nin rolünü güçlendirir mi yoksa zayıflatır mı?
- Vatandaşın hukuki bilgiye erişim hakkı için daha interaktif bir sistem mi kurulmalı?
Belki de tartışmamız gereken şey, sadece “yayınlanma zorunluluğu” değil, yayınlanma biçiminin çağın ihtiyaçlarına nasıl uyum sağlayacağıdır.
---
Sonuç: Şeffaflık, Güven ve Adaletin Kesişimi
Yönetmeliklerin Resmî Gazete’de yayımlanması bir formalite değil, hukukun vicdanıdır. Çünkü hukukun temelinde bilgiye açık erişim, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik vardır.
Erkeklerin analitik, kadınların toplumsal farkındalık merkezli yaklaşımları birlikte düşünüldüğünde, aslında hukuk sisteminin hem teknik doğruluğunu hem de insani adalet duygusunu koruyacak bir bütüncül bakış ortaya çıkar.
Sonuç olarak, evet — yönetmelikler Resmî Gazete’de yayınlanmak zorundadır; ama bu zorunluluk sadece bir kural değil, demokratik bir toplumun kendine duyduğu güvenin ifadesidir.
---
Kaynakça:
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, md. 124
- Danıştay 8. Daire, 2019/762 K.
- Mevzuat.gov.tr Yönetmelik Arşivi (2024)
- Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, “Toplumsal Cinsiyet ve Hukuki Yaklaşımlar” Araştırması, 2023
- EU Transparency Regulation 1049/2001
- Bundesgesetzblatt & Journal Officiel (2023 verileri)
Hukukla ilgilenen biri olarak hep şunu merak etmişimdir: “Bir yönetmelik yürürlüğe girebilmek için mutlaka Resmî Gazete’de mi yayınlanmalı?” Bu sorunun cevabı sadece teknik bir hukuk meselesi değil; aynı zamanda devletin şeffaflık ilkesi, vatandaşın bilgiye erişim hakkı ve toplumsal güvenin temeliyle yakından ilgilidir. Gelin, bu konuyu biraz derinlemesine konuşalım. Belki de farklı bakış açılarıyla daha zengin bir tartışma alanı açabiliriz.
---
Yönetmelik Nedir ve Yayınlanma Zorunluluğu Nereden Gelir?
Yönetmelikler, Anayasa’nın 124. maddesi gereğince Bakanlıklar ve kamu kurumları tarafından, kanunların uygulanmasını sağlamak amacıyla çıkarılan düzenleyici işlemlerdir. Bu işlemlerin yürürlüğe girmesi için Resmî Gazete’de yayımlanması esastır. Çünkü bir hukuk normunun geçerliliği, sadece hazırlanmasıyla değil, kamuya duyurulmasıyla tamamlanır.
Danıştay içtihatlarında da bu durum net biçimde ifade edilmiştir: Bir yönetmelik Resmî Gazete’de yayımlanmadıkça hukuki sonuç doğurmaz. Bu, “normlar hiyerarşisi”nin ve “hukukun bilinebilirliği” ilkesinin doğal bir sonucudur.
Kaynak: Anayasa md. 124, Danıştay 8. Daire, 2018/3456 E. - 2019/762 K.
---
Objektif ve Veri Odaklı Yaklaşım: Erkeklerin Perspektifinden
Veriye, normlara ve düzenin işlerliğine odaklanan birçok hukukçu, konuyu daha sistematik bir çerçevede ele alıyor. Bu bakış açısında, yönetmeliklerin Resmî Gazete’de yayımlanma zorunluluğu hukuki öngörülebilirliğin temeli olarak görülüyor.
Örneğin, Türkiye’de 2024 itibarıyla yürürlükte olan yaklaşık 13.500 yönetmelik bulunmaktadır (Kaynak: Mevzuat.gov.tr, 2024). Bu sayı, kamu yönetiminin karmaşıklığını ve düzen ihtiyacını açıkça gösteriyor.
Bu perspektifte şu sorular öne çıkıyor:
- Vatandaşın veya özel sektörün, yayımlanmayan bir düzenlemeye uyması beklenebilir mi?
- Hukuki güvenlik ilkesinin sınırları nerede başlar ve nerede biter?
Bu yaklaşımın temsilcileri, “her düzenleme kamuya açık olmalıdır” diyerek şeffaflığın sadece bir etik tercih değil, hukuki bir zorunluluk olduğunu savunuyor. Çünkü hukukta gizlilik, keyfiliği doğurur; keyfilik de devlete olan güveni aşındırır.
---
Duygusal ve Toplumsal Etkiler Üzerinden Yaklaşım: Kadınların Perspektifinden
Kadın hukukçuların ve akademisyenlerin bir kısmı ise bu konuyu yalnızca normatif çerçevede değil, toplumsal etkileriyle birlikte ele alıyor. Yönetmeliklerin Resmî Gazete’de yayımlanmaması, özellikle dezavantajlı gruplar için bilgiye erişim engeli anlamına gelebilir.
Bir örnek: Kadın istihdamını destekleyen veya kamu hizmetlerinde cinsiyet eşitliğini düzenleyen bir yönetmelik düşünelim. Bu yönetmelik yayımlanmadığında, kadın çalışanların bundan haberdar olma olasılığı düşer. Böylece, yasal hak var olur ama fiilen uygulanabilir hale gelmez.
Bu durum, hukukun “yaşayan bir sistem” olduğu gerçeğini hatırlatır. Yasaların kâğıt üzerinde değil, hayatta karşılık bulması gerekir.
Bu perspektifte şu sorular önem kazanır:
- Hukuki bilgiye erişim hakkı aynı zamanda bir insan hakkı değil midir?
- Şeffaf olmayan düzenlemeler, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirir mi?
Bu sorular, hukukun sadece kurallar bütünü değil, toplumsal yaşamın adalet hissini inşa eden bir yapı olduğunu gösteriyor.
---
Karşılaştırmalı Analiz: İki Yaklaşım Arasındaki Kesişim Noktaları
Her iki bakış açısı da, farklı yollarla aynı sonuca varıyor: Yönetmeliklerin Resmî Gazete’de yayımlanması zorunludur.
Ancak vurguları farklıdır:
- Erkek hukukçuların yaklaşımı, sistemin işleyişine ve yasal çerçeveye dayanır.
- Kadın hukukçuların yaklaşımı ise, bu sistemin bireyler üzerindeki etkisine ve adalet hissine odaklanır.
Bu ayrım klişe bir “duygusal vs. mantıksal” karşıtlık değildir. Aksine, farklı deneyimlerin ve önceliklerin doğal bir yansımasıdır. Erkekler çoğunlukla sistem içindeki teknik işleyişe daha fazla maruz kalırken, kadınlar bu düzenlemelerin sahadaki sosyal karşılığını daha yakından hisseder.
Veri destekli bir bakışla söylemek gerekirse, 2023 yılında yapılan bir Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi araştırmasına göre, kadın hukukçuların %68’i düzenleyici işlemlerin “toplumsal farkındalık yaratma” yönünü önemli bulurken, erkek hukukçuların %74’ü “hukuki kesinlik” unsurunu öncelikli görmektedir.
---
Uluslararası Karşılaştırma: Şeffaflık Standartları
Avrupa Birliği ülkelerinde de yönetmeliklerin kamuya açık biçimde yayımlanması zorunludur.
- Almanya’da tüm yönetmelikler Bundesgesetzblatt üzerinden yayımlanır.
- Fransa’da “Journal Officiel de la République Française” bu işlevi görür.
- Türkiye’de ise karşılığı Resmî Gazete’dir.
Bu uygulama, sadece bir bürokratik gereklilik değil; hukukun evrensel şeffaflık ilkesinin somut bir göstergesidir. Yayınlanmayan yönetmelik, pratikte “yok hükmünde” sayılır. Bu nedenle, Resmî Gazete yalnızca bir ilan aracı değil, devletin meşruiyet mekanizmasının parçasıdır.
---
Tartışmaya Açık Noktalar
Peki sizce, dijital çağda hâlâ sadece Resmî Gazete’de yayınlanmak yeterli mi?
Artık sosyal medya, kurum siteleri ve e-devlet gibi platformlar da vatandaşın bilgiye erişim kanalları haline geldi.
- Yönetmeliklerin dijital ortamda açıklanması, Resmî Gazete’nin rolünü güçlendirir mi yoksa zayıflatır mı?
- Vatandaşın hukuki bilgiye erişim hakkı için daha interaktif bir sistem mi kurulmalı?
Belki de tartışmamız gereken şey, sadece “yayınlanma zorunluluğu” değil, yayınlanma biçiminin çağın ihtiyaçlarına nasıl uyum sağlayacağıdır.
---
Sonuç: Şeffaflık, Güven ve Adaletin Kesişimi
Yönetmeliklerin Resmî Gazete’de yayımlanması bir formalite değil, hukukun vicdanıdır. Çünkü hukukun temelinde bilgiye açık erişim, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik vardır.
Erkeklerin analitik, kadınların toplumsal farkındalık merkezli yaklaşımları birlikte düşünüldüğünde, aslında hukuk sisteminin hem teknik doğruluğunu hem de insani adalet duygusunu koruyacak bir bütüncül bakış ortaya çıkar.
Sonuç olarak, evet — yönetmelikler Resmî Gazete’de yayınlanmak zorundadır; ama bu zorunluluk sadece bir kural değil, demokratik bir toplumun kendine duyduğu güvenin ifadesidir.
---
Kaynakça:
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, md. 124
- Danıştay 8. Daire, 2019/762 K.
- Mevzuat.gov.tr Yönetmelik Arşivi (2024)
- Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, “Toplumsal Cinsiyet ve Hukuki Yaklaşımlar” Araştırması, 2023
- EU Transparency Regulation 1049/2001
- Bundesgesetzblatt & Journal Officiel (2023 verileri)