Kızıl altın
Tom Hillenbrand'ın “mutfak suçu” unvanının kızıl altın rengi mavi yüzgeçli orkinostur. Nispeten yakın zamana kadar bol miktarda vardı, ancak bugün tüm deniz balığı severleri üzecek şekilde nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Bu nedenle çeşitli şirketlerin ve küçük tüccarların onu esaret altında tutmaya çalışması şaşırtıcı değil.
Kitapta onların uygulamaları hakkında çok şey öğreniyoruz – ama hepsinden önemlisi, Lüksemburglu tanınmış bir şef olan baş karakter Xavier Kieffer'in ilgi çekici bir dedektif hikayesine el atıyoruz. Valerie'nin arkadaşı Paris belediye başkanının, önde gelen Fransız gastrokristi olan kız arkadaşı Valerie ile birlikte düzenlediği bir resepsiyona davet edilir. Yemek, ünlü Japon suşi ustası Rjúnosuke Mifone tarafından hazırlanacak. Ancak mezeden sonra bayılır. Teşhis: balık zehirlenmesi. Balık hakkında neredeyse her şeyi bilen bir Japon şefin başına bu nasıl gelebilir? Sadece polis onu aramakla kalmıyor, aynı zamanda Xavier'i de arıyor. Çok heyecan verici ve çok eğitici.
Ortadan kaybolduğunda
Genç bir kadın Liv ve dokuz yaşındaki otistik oğlu Adrian, Norveç'in bir kasabasında kaybolur. Alex Dahl'ın moda endüstrisinin karanlık derinliklerine dalan psikolojik gerilim filmi işte böyle başlıyor. Norveçli gazeteci Selma kayıp çiftle ilgilenmeye başlar. Şu anda, model olmaya çalışan, ancak sonunda fahişe ve uyuşturucu bağımlısı olan ve ara sıra öldürülmüş halde bulunan kızların acı kaderine ilişkin raporunun geçici olarak askıya alınmasından tiksiniyor. Ve yavaş yavaş çiftin ortadan kaybolmasıyla güzel modanın kötü tarafı arasında bir bağlantı olduğu sonucuna varır.
Romanın ana kadın karakterlerinden üçüncüsü güzel Rus Anastasia'dır. Bir süre önce Yekaterinburg'da ünlü bir moda ajansının iki İtalyan temsilcisi tarafından keşfedildi. Kız Milano'ya taşındı ve diğer yüzlerce kızın aksine zorlu rekabette başarılı oldu. Podyumlarda öne çıkıyor, ünlü şirketlerin yüzü oluyor ve ajans sahibi Giorgio'nun dikkatini çekiyor. Bu büyük bir aşk; her şey ters gitmeden önce. Kitap heyecan verici ve sürprizlerle dolu, ancak bir bakıma güçlü sinirler için ana kötü adam o kadar kötü ki midesi kalkıyor.
Katile son çağrı
Önceki iki romanın lüks ortamının aksine, Jana Hrabovská polisiye öyküsünü normal bir Çek okuluna yerleştirdi. Ancak burada bile bir kadın kaybolmuştur: En sevdiği öğretmen Barbora hafta sonundan sonra işe gelmez. Bu, toplantı salonunda endişelere yol açıyor ve Barbora'nın cesedinin bir kısmı çöp yakma fırınında bulunduğunda bu endişelerin haklı olduğu ortaya çıkıyor. Ve bu davadaki genç araştırmacının pek fazla deneyimi olmadığı açık.
Ayrıca öğretmenlerden birinin intihar etmesi ve arkasında polisin Barbora'nın ölümünden kendisinin sorumlu olduğu sonucuna vardığı bir mektup bırakmasıyla toplantı salonundaki atmosfer daha da yoğunlaşır. Barbora'nın en yakın arkadaşı Renata öyle düşünmez ve kendi başına bir araştırmaya koyulur ve bu da şok edici bir sonuca yol açar. Yazar, kaliteli bir hikayenin yanı sıra, öğretim kadrosu içindeki karşılıklı ilişkileri de mükemmel bir şekilde tasvir etmeyi başardı.
Tom Hillenbrand'ın “mutfak suçu” unvanının kızıl altın rengi mavi yüzgeçli orkinostur. Nispeten yakın zamana kadar bol miktarda vardı, ancak bugün tüm deniz balığı severleri üzecek şekilde nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Bu nedenle çeşitli şirketlerin ve küçük tüccarların onu esaret altında tutmaya çalışması şaşırtıcı değil.
Kızıl altın 70 % kaydeden Tom Hillenbrand çeviri: František Ryčl Yayıncı: MOBA |
Kitapta onların uygulamaları hakkında çok şey öğreniyoruz – ama hepsinden önemlisi, Lüksemburglu tanınmış bir şef olan baş karakter Xavier Kieffer'in ilgi çekici bir dedektif hikayesine el atıyoruz. Valerie'nin arkadaşı Paris belediye başkanının, önde gelen Fransız gastrokristi olan kız arkadaşı Valerie ile birlikte düzenlediği bir resepsiyona davet edilir. Yemek, ünlü Japon suşi ustası Rjúnosuke Mifone tarafından hazırlanacak. Ancak mezeden sonra bayılır. Teşhis: balık zehirlenmesi. Balık hakkında neredeyse her şeyi bilen bir Japon şefin başına bu nasıl gelebilir? Sadece polis onu aramakla kalmıyor, aynı zamanda Xavier'i de arıyor. Çok heyecan verici ve çok eğitici.
Ortadan kaybolduğunda
Genç bir kadın Liv ve dokuz yaşındaki otistik oğlu Adrian, Norveç'in bir kasabasında kaybolur. Alex Dahl'ın moda endüstrisinin karanlık derinliklerine dalan psikolojik gerilim filmi işte böyle başlıyor. Norveçli gazeteci Selma kayıp çiftle ilgilenmeye başlar. Şu anda, model olmaya çalışan, ancak sonunda fahişe ve uyuşturucu bağımlısı olan ve ara sıra öldürülmüş halde bulunan kızların acı kaderine ilişkin raporunun geçici olarak askıya alınmasından tiksiniyor. Ve yavaş yavaş çiftin ortadan kaybolmasıyla güzel modanın kötü tarafı arasında bir bağlantı olduğu sonucuna varır.
Ortadan kaybolduğunda 70 % yazar: Alex Dahlová çeviri: Dana Chodilová yayıncı: Metaphora |
Romanın ana kadın karakterlerinden üçüncüsü güzel Rus Anastasia'dır. Bir süre önce Yekaterinburg'da ünlü bir moda ajansının iki İtalyan temsilcisi tarafından keşfedildi. Kız Milano'ya taşındı ve diğer yüzlerce kızın aksine zorlu rekabette başarılı oldu. Podyumlarda öne çıkıyor, ünlü şirketlerin yüzü oluyor ve ajans sahibi Giorgio'nun dikkatini çekiyor. Bu büyük bir aşk; her şey ters gitmeden önce. Kitap heyecan verici ve sürprizlerle dolu, ancak bir bakıma güçlü sinirler için ana kötü adam o kadar kötü ki midesi kalkıyor.
Katile son çağrı
Önceki iki romanın lüks ortamının aksine, Jana Hrabovská polisiye öyküsünü normal bir Çek okuluna yerleştirdi. Ancak burada bile bir kadın kaybolmuştur: En sevdiği öğretmen Barbora hafta sonundan sonra işe gelmez. Bu, toplantı salonunda endişelere yol açıyor ve Barbora'nın cesedinin bir kısmı çöp yakma fırınında bulunduğunda bu endişelerin haklı olduğu ortaya çıkıyor. Ve bu davadaki genç araştırmacının pek fazla deneyimi olmadığı açık.
Katile son çağrı 60 % yazar: Jana Hrabovská Yayıncı: MOBA |
Ayrıca öğretmenlerden birinin intihar etmesi ve arkasında polisin Barbora'nın ölümünden kendisinin sorumlu olduğu sonucuna vardığı bir mektup bırakmasıyla toplantı salonundaki atmosfer daha da yoğunlaşır. Barbora'nın en yakın arkadaşı Renata öyle düşünmez ve kendi başına bir araştırmaya koyulur ve bu da şok edici bir sonuca yol açar. Yazar, kaliteli bir hikayenin yanı sıra, öğretim kadrosu içindeki karşılıklı ilişkileri de mükemmel bir şekilde tasvir etmeyi başardı.