Anket, sürdürülebilirliğin genellikle bir eylemden çok bir söz olduğunu gösteriyor. Örneğin, yanıt veren on kişiden neredeyse dokuzu sürdürülebilir inşaat terimini biliyor, ancak yalnızca on kişiden altısı bunun tam olarak ne anlama geldiğini bildiğini söylemeye cesaret ediyor. Aynı zamanda, bina kullanıcılarının esenliği ve sağlığı ihmal edilirken, çevre koruma ile olan ilişkisi devam etmektedir.
Ankete katılanların üçte ikisi, projelerin karbon ayak izini hesapladıklarını söylüyor, ancak yalnızca yüzde 22’si bunu sistematik olarak yapıyor, geri kalanı ise nadiren yapıyor. Alan profesyonellerinin üçte biri için sürdürülebilirlik ilkelerine uygunluk da ortak ve tedarikçi seçiminde bir kriter değil, yüzde 39’luk bir kesim ise bu kriteri sadece belirli bir oranda kullanıyor.
Saint-Gobain Group sürdürülebilir inşaat başkanı Emmanuel Normant, “Sürdürülebilir inşaat zaten önemli bir pazarı temsil ediyor, ancak toplam inşaat üretimindeki payı hala nispeten küçük ve gelişiminin hızlandırılması gerekiyor” diyor. Barometre, buna neyin engel olduğu sorusuna da yanıt verir. İlk etapta, sürdürülebilir inşaatla ilgili maliyetler, ardından inşaatçıların yetersiz deneyimi ve nitelikleri ve halkın düşük bilgisi geliyor.
Görüşülen kişilere göre, daha geniş bir rekabetçi sürdürülebilir çözümler yelpazesi, daha katı inşaat standartları ve düzenlemelerinin yanı sıra tüm paydaşlar arasında daha fazla farkındalık ve onların daha yoğun işbirliği, daha fazla kalkınmaya yardımcı olabilir. Emmanuel Normant, “Bugün sadece yaklaşık 60 ülkede bina yönetmelikleri sürdürülebilirlik kriterlerini içeriyor” diye belirtiyor.
Her şeyden önce, kamu kurumları ve mimarlar, alandakilere göre, sürdürülebilir inşaata geçişi hızlandırmak için en iyi konumdalar. Ancak, kamu yönetiminin seçilmiş temsilcilerinin yalnızca yüzde 55’i, sürdürülebilirlik kriterlerini dikkate almayan bir projeyi reddedebilir ve yalnızca yüzde 17’si geçmişte reddetmiştir.
Dünyanın en büyük yapı malzemeleri üreticisi Saint-Gobain tarafından yaptırılan anket, beş kıtadaki on ülkeden 800 inşaat profesyoneli, dernek temsilcisi, öğrenci ve seçilmiş hükümet yetkilisi ile anket yaptı.
Ankete katılanların üçte ikisi, projelerin karbon ayak izini hesapladıklarını söylüyor, ancak yalnızca yüzde 22’si bunu sistematik olarak yapıyor, geri kalanı ise nadiren yapıyor. Alan profesyonellerinin üçte biri için sürdürülebilirlik ilkelerine uygunluk da ortak ve tedarikçi seçiminde bir kriter değil, yüzde 39’luk bir kesim ise bu kriteri sadece belirli bir oranda kullanıyor.
Saint-Gobain Group sürdürülebilir inşaat başkanı Emmanuel Normant, “Sürdürülebilir inşaat zaten önemli bir pazarı temsil ediyor, ancak toplam inşaat üretimindeki payı hala nispeten küçük ve gelişiminin hızlandırılması gerekiyor” diyor. Barometre, buna neyin engel olduğu sorusuna da yanıt verir. İlk etapta, sürdürülebilir inşaatla ilgili maliyetler, ardından inşaatçıların yetersiz deneyimi ve nitelikleri ve halkın düşük bilgisi geliyor.
Görüşülen kişilere göre, daha geniş bir rekabetçi sürdürülebilir çözümler yelpazesi, daha katı inşaat standartları ve düzenlemelerinin yanı sıra tüm paydaşlar arasında daha fazla farkındalık ve onların daha yoğun işbirliği, daha fazla kalkınmaya yardımcı olabilir. Emmanuel Normant, “Bugün sadece yaklaşık 60 ülkede bina yönetmelikleri sürdürülebilirlik kriterlerini içeriyor” diye belirtiyor.
Her şeyden önce, kamu kurumları ve mimarlar, alandakilere göre, sürdürülebilir inşaata geçişi hızlandırmak için en iyi konumdalar. Ancak, kamu yönetiminin seçilmiş temsilcilerinin yalnızca yüzde 55’i, sürdürülebilirlik kriterlerini dikkate almayan bir projeyi reddedebilir ve yalnızca yüzde 17’si geçmişte reddetmiştir.
Dünyanın en büyük yapı malzemeleri üreticisi Saint-Gobain tarafından yaptırılan anket, beş kıtadaki on ülkeden 800 inşaat profesyoneli, dernek temsilcisi, öğrenci ve seçilmiş hükümet yetkilisi ile anket yaptı.